Günlük hayatın temposu, uyku düzenindeki bozukluklar ve stres çoğu zaman geçici yorgunluklara yol açabiliyor. Ancak bu yorgunluk hali iki haftadan uzun sürüyor ve dinlenmeyle geçmiyorsa, altında ciddi sağlık sorunları olabileceği belirtiliyor. İç Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Sena Arıcı, özellikle bu tür uzun süreli ve geçmeyen halsizliklerin önemsenmesi gerektiğini vurgulayarak, bazı durumlarda bu şikâyetlerin kalp-damar rahatsızlıkları, anemi, tiroit bozuklukları ya da metabolik hastalıkların işareti olabileceğine dikkat çekti.
Uzm. Dr. Sena Arıcı, halsizlik ve yorgunluk kavramlarının sık karıştırıldığını ifade ederek, bu iki durumu şöyle ayırıyor: Halsizlik, kas gücünde azalma ve bitkinlik hissiyle tanımlanırken, yorgunluk daha çok fiziksel, zihinsel veya duygusal tükenmişlik olarak ortaya çıkıyor. Yorgunluk genellikle dinlenmeyle hafifleyebilirken, bazı kişilerde bu durum kronik hale gelebiliyor. Dr. Arıcı, “Halsizlik kasların güçsüzlüğü ve genel bir bitkinlik hissiyle kendini gösterir. Genelde fiziksel aktiviteleri yapmakta zorlanmaya neden olur. Yorgunluk ise fiziksel, zihinsel veya duygusal tükenmişlik hissidir. Genellikle uyku, dinlenme veya rahatlama ile düzelebilir. Ancak bazı durumlarda kronik hale gelebilir” açıklamasında bulundu.
Acıbadem Ankara Hastanesi bünyesinde görev yapan İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Sena Arıcı, özellikle anemi, tiroit bozuklukları, kalp yetmezliği, şeker hastalığı, karaciğer ve böbrek fonksiyonlarındaki bozukluklar gibi durumların enerji seviyesini doğrudan etkileyebileceğini belirtti. “Anemi yani kansızlık bu hastalıklardan biridir. Vücuttaki oksijen taşıma kapasitesinin azalması, sürekli yorgunluğa yol açabilir. Özellikle demir eksikliği anemisi, kadınlarda yaygın olarak görülen bir durumdur” ifadelerini kullanan Arıcı, tiroit hormonlarının dengesiz çalışmasının da hem fiziksel hem zihinsel tükenmişliğe yol açabileceğini söyledi. Ayrıca Kronik Yorgunluk Sendromu gibi nedeni tam olarak bilinmeyen, ancak en az altı ay süren yoğun yorgunlukların da göz ardı edilmemesi gerektiğini dile getirdi.
Psikolojik etkenlerin de bu sürece katkı sağladığını ifade eden Arıcı, depresyon, anksiyete, uyku apnesi gibi durumların da enerji düşüklüğüne neden olabileceğini belirtti. Uyku kalitesindeki bozulmanın ve sürekli yorgunluk hissinin bazen yalnızca yaşam tarzı değişiklikleriyle çözülebileceğini belirten Arıcı, bazı temel önlemler konusunda da bilgi verdi.
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Sena Arıcı, “Şikâyetler iki haftadan uzun süredir devam ediyorsa, dinlenmeye rağmen yorgunluk hissi geçmiyorsa, günlük aktivitelerinizi yapmanıza engel oluyorsa, ateş, kilo kaybı, nefes darlığı, göğüs ağrısı veya baş dönmesi gibi ek belirtiler eşlik ediyorsa, ruh hali değişiklikleri, odaklanma güçlüğü ve hafıza problemleri yaşanıyorsa” mutlaka bir uzmana başvurulması gerektiğini söyledi.
Enerji düşüklüğünü azaltmak için dengeli beslenme, vitamin ve mineral takviyeleri, hafif egzersizler ve uyku düzenine dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Uzm. Dr. Sena Arıcı, “Meditasyon, nefes egzersizleri ve sosyal destek, stresin azaltılmasına yardımcı olabilir. Bu değişiklikleri uygulayın. Buna rağmen geçmeyen yorgunluk ve halsizlik durumunda bir uzmana başvurun. Erken teşhis ve tedavi, yaşam kalitesini artırmak için kritik öneme sahiptir” diyerek sözlerini tamamladı.