Su tüketimi azaldığında böbrekler olumsuz etkileniyor
Vücudun yaklaşık yüzde 60-70’inin sudan oluştuğunu hatırlatan Medicana Bursa Hastanesi Nefroloji Bölümü’nden Uzm. Dr. Burak Canver, suyun sadece susuzluğu gidermekle kalmadığını, organların düzenli çalışması ve atık maddelerin vücuttan atılması için de temel olduğunu ifade etti. Canver, “Vücuda yeterli miktarda sıvı girmediği zaman böbrek fonksiyonları olumsuz etkilenebilir. Susuzluk vücudumuzun büyük kısmını oluşturan suyun yetersiz alımına veya kaybına bağlı olarak gelişir” açıklamasında bulundu. Su kaybına yol açan başlıca nedenler arasında ishal, kusma, yoğun terleme ve diyabet gibi hastalıklar bulunuyor.
Canver’e göre su, atık maddelerin idrar yoluyla vücuttan uzaklaştırılmasını sağladığı gibi damarlar aracılığıyla besin maddelerinin organlara taşınmasına da yardımcı oluyor. Bu süreçte böbreklerin yeterince beslenebilmesi, işlevlerini sağlıklı bir şekilde sürdürebilmeleri için önemli bir rol oynuyor. “Susuzluk geliştiğinde organların beslenmesinde aksaklıklar ortaya çıkmaya başlar” ifadesini kullanan Uzm. Dr. Burak Canver, bu dengenin bozulmasının ciddi sağlık sorunlarını beraberinde getirebileceğine dikkat çekti.
Yetersiz sıvı alımı kalıcı hasarlara neden olabilir
Uzm. Dr. Burak Canver, su tüketiminin az olmasının uzun vadede kalıcı böbrek hasarlarına yol açabileceğini vurgularken, susuzluk şiddetine göre halsizlik, bulantı, kusma ve hatta koma gibi ciddi tabloların ortaya çıkabileceğini söyledi. Özellikle sıcak havalarda, egzersiz öncesinde ve sonrasında ya da ishal gibi sıvı kaybının arttığı durumlarda su tüketiminin artırılması gerektiğini belirtti.
“Susuzluk böbrek taşlarına ve idrar yolu enfeksiyonlarına neden olabilir” diyen Canver, bu gibi rahatsızlıkların zamanında tedavi edilmemesi durumunda böbrek yetmezliğine kadar gidebileceğini ifade etti. Yeterli su alımının, idrarda kristal oluşumunu önleyerek taş oluşumunu engellediğini ve idrar yolu enfeksiyonlarının tedavisinde antibiyotiklerin etkinliğini artırdığını da sözlerine ekledi. Aynı zamanda idrar miktarının artması, bakterilerin daha kolay vücuttan atılmasını sağlıyor.
İdrar rengindeki değişiklikler dikkate alınmalı
İdrar renginin, kişinin yeterli sıvı alıp almadığına dair ipuçları verdiğini belirten Uzman Dr. Burak Canver, koyu sarı rengin yetersiz su tüketiminin göstergesi olabileceğini dile getirdi. “Eğer idrar rengi koyu sarı ise bu az miktarda su tüketildiği anlamına gelir” diyerek sözlerine devam eden Canver, bazı durumlarda idrarın turuncuya ya da kırmızıya yakın renkte olmasının veya su tüketimi artmasına rağmen rengin değişmemesinin sağlık açısından değerlendirilmesi gereken bir durum olduğunu belirtti.
Ayrıca, bazı besinler ve ilaçların da idrar rengini etkileyebileceğini ifade eden Canver, köpüklü idrarın böbreklerde protein kaçağını, bulanık idrarın ise böbrek taşı olasılığını akla getirebileceğini söyledi. İdrar miktarının az olmasının ise sadece yetersiz sıvı alımından değil, bazı hastalıklardan da kaynaklanabileceğini ekledi. “Su ihtiyacı hava şartlarına, harekete ve eşlik eden hastalıklara göre değişir” diyen Uzm. Dr. Burak Canver, özellikle kalp yetmezliği ve siroz gibi hastalıklarda sıvı kısıtlaması uygulanabileceğini ancak sağlıklı bireylerde idrar renginin açık olması hedeflenerek sıvı tüketiminin artırılabileceğini ifade etti.