Koç Üniversitesi İş Bankası Enfeksiyon Hastalıkları Araştırma Merkezi Direktörü Prof. Dr. Önder Ergönül, antibiyotiklerin yanlış ve gereksiz kullanımının yol açtığı direnç gelişiminin ciddi sağlık sorunlarına neden olduğunu vurgulayarak, bu konuda toplumun dikkatli olması gerektiğini belirtti. “Antibiyotiklerin gereksiz kullanıldığında ciddi sorunlara yol açtığını, bu sorunların en başında direnç gelişmesinin geldiğini” ifade eden Ergönül, salgın hastalıklar ve antimikrobiyal direnç konularında yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Prof. Dr. Önder Ergönül, Koç Üniversitesi İş Bankası Enfeksiyon Hastalıkları Araştırma Merkezi olarak, enfeksiyon hastalıkları ve antimikrobiyal direnç gelişimi konularında odaklandıklarını belirterek, bu iki ana konunun dünya genelinde de önemli sağlık sorunları arasında yer aldığını vurguladı. “Bu konularda erken tanı sistemleri, tanı testleri, alternatif ilaç çalışmaları ve klinik çalışmalar yapmaktayız ve toplumda problem olan konulara çözüm önerileri getirmekteyiz. Bunu diğer meslektaşlarla paylaşıp bilinçlendirecek şekilde aydınlatma çalışmaları ve bilgilendirme faaliyetleri yürütmekteyiz.” diyerek, bu alandaki çalışmaların önemine dikkat çekti.
Kovid-19 salgını sonrasında influenza A‘nın tekrar ön plana çıktığını ve üst solunum yolu enfeksiyonlarına neden olan RSV ve Rhino virüs gibi virüslerin enfeksiyon hastalıkları arasında ilk sıralarda yer aldığını kaydeden Ergönül, “Kasım ve aralık aylarında influenza enfeksiyonunun artışa geçtiğini söyleyebiliriz. İkinci planda Kovid-19 vardı. Ülkemizde özellikle şubat ve mart aylarında influenza B daha çok görülür. Şimdi onu görmeye başladık. Kovid-19 yine olabilmekte ancak vurgulayalım ki aşısı olmayan kişilerde çok daha fazla görülmektedir.” ifadelerini kullandı.
Enfeksiyon hastalıklarının özellikle ileri yaş grubunu, çocukları ve bağışıklık yetmezliği olan bireyleri etkilediğini ve bu grupların aşılanma açısından da önemli birer grup olduğunu belirten Koç Üniversitesi İş Bankası Enfeksiyon Hastalıkları Araştırma Merkezi Direktörü Prof. Dr. Önder Ergönül, uygun tedavi edilmeyen enfeksiyon hastalıklarının ciddi komplikasyonlara hatta ölüme yol açabileceğine dikkat çekti. “Örneğin bu kişiler yoğun bakımlarda kalabilir ya da uzun hastane yatışları olabilir. Hastanede yatan kişilere bakarsak özellikle Kovid enfeksiyonlarının aşısız kişileri etkilediğini ve onların daha çok hastanede yattığını, yoğun bakım ihtiyacı olduğunu ve belki de hayatını kaybettiğini görürüz. Salgın döneminde gördüğümüz gibi bugün de aşılar bizim için çok önemli. Influenza aşısı da çok kritik önem taşıyor.” dedi.
Türkiye‘nin antibiyotik tüketiminde üst sıralarda yer aldığını ve buna bağlı olarak direnç gelişiminin yüksek olduğunu işaret eden Prof. Dr. Önder Ergönül, gereksiz antibiyotik kullanımının önüne geçilmesi gerektiğini vurguladı. “Antibiyotik kullanan kimselerde yan etkiler ortaya çıkıyor. Bu yan etkiler de çok çeşitli. Gereksiz antibiyotik tüketiminin azalması gerekiyor.” değerlendirmesiyle, halk sağlığına yönelik ciddi bir uyarıda bulundu.
Özellikle, etkenin bakteri olduğu durumlarda antibiyotik kullanımının önemli olduğunu; ancak, etkenin virüs olduğu durumlarda antibiyotiklerin etkisiz kaldığını belirten Ergönül, sıkça rastlanan üst solunum yolu enfeksiyonlarının büyük bir çoğunluğunun virüslerden kaynaklandığını ve bu nedenle antibiyotiklerin bu tür enfeksiyonlarda işe yaramayacağını ifade etti. “Üst solunum yolu enfeksiyonlarında en sık etkenler virüslerdir dolayısıyla antibiyotikler etki etmezler. Son enfeksiyonların yüzde 80 ve üzerindeki nedeni de virüslerdir. Gereksiz antibiyotik kullanımından kaçınmak gerekir.” diyerek, gereksiz antibiyotik kullanımının önlenmesi gerektiğinin altını bir kez daha çizdi.
Prof. Dr. Önder Ergönül‘ün vurguladığı gibi, antibiyotik direnci, dünya genelinde ciddi bir halk sağlığı sorunu teşkil etmekte ve bu sorunun üstesinden gelinmesi, bilinçli ilaç kullanımı ve uygun tedavi yöntemlerinin benimsenmesiyle mümkün olacaktır. Türkiye‘de ve dünya genelinde enfeksiyon hastalıkları ve antimikrobiyal dirence karşı yürütülen çalışmalar, bu alanda önemli adımlar atılmasını sağlayarak toplum sağlığının korunmasına katkıda bulunmaktadır. Özellikle salgın dönemlerinde gözlemlenen artışın ardından, aşılamanın ve doğru ilaç kullanımının öneminin bir kez daha anlaşılması, gelecekte benzer sağlık krizlerinin önlenmesinde kritik bir rol oynamaktadır.