Güven Hastanesi İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Bölümü’nden Prof. Dr. Mustafa Güleç, astımlı hasta sayısındaki artışın en önemli risk faktörlerini obezite, alerjik bünye, üst solunum yolu enfeksiyonları, sigara kullanımı ve hava kirliliği olarak belirtti. Güleç, 7 Mayıs Dünya Astım Günü‘ne özel yaptığı açıklamada, kirli havanın ve obezitenin astım hastalığının şiddetini belirgin şekilde artırdığını vurgulayarak “Özellikle kış aylarında hava kirliliği olan günlerde astımlı hastaların zorunlu olmadıkça dışarıya çıkmamasını öneriyoruz” dedi.
Güven Hastanesi‘nden yapılan açıklamaya göre, Prof. Dr. Mustafa Güleç artan hava kirliliğinin astımlı hastalarda atak gelişimi, atak şiddeti ve tedaviye yanıt düzeyini olumsuz etkilediğini belirtti. Özellikle kış aylarında ve çöl tozunun etkisi gibi olumsuz hava koşullarında astım hastalarının dışarı çıkmaktan kaçınmaları gerektiğini belirten Güleç, “Maalesef obez hastalarda hastalık şiddeti çok daha fazla” diyerek uyardı.
Obeziteyle astım arasındaki ilişkiye de dikkat çeken Prof. Dr. Mustafa Güleç, “Obezite, solunum yolları üzerindeki mekanik baskıyı artırarak, solunum kasları ve göğüs kafesinin çalışmasını kısıtlar, hastaların özellikle derin nefes alışını engeller. Sonuç olarak karşımıza nefes darlığı ve eşlik eden öksürük olarak çıkar” dedi. Ayrıca, obezitenin ortaya çıkardığı sistemik inflamasyonun (yangı), solunum fizyolojisini bozarak astıma yatkınlık, atak sıklığı ve şiddetinde artışa neden olduğunu ifade etti. Obezite sorununun çözülmesi ve kilo kontrolünün, astım hastalarında en önemli ilaç dışı tedavi yöntemlerinden biri olduğunu vurguladı.
Prof. Dr. Mustafa Güleç, alerjik bünye, üst solunum yolu enfeksiyonları ve sigara kullanımının da astımda etkili olduğuna dikkat çekerek, “İlaç tedavisinin yanında korunma faktörlerini de dikkate almalıyız. Ulusal düzeyde planlanacak çevre koruyucu, sigara ile mücadele edecek ve hava kirliliğini önleyecek yaklaşımlar, atak sayısının ve şiddetinin azaltılmasına katkı sağlayacaktır,” dedi.
Astım hastalarının, ilaç tedavisi dışında koruyucu önlemler alması gerektiği ve farkındalık çalışmalarının yaygınlaştırılması, hastaların yaşam kalitesini artırmak için kritik bir öneme sahiptir.