Medipol Mega Üniversite Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Selim Kocabora, 10-16 Mart Dünya Glokom Haftası dolayısıyla yaptığı açıklamalarda, glokomun, görsel bilgiyi gözden beyne ileten optik sinirde hasara neden olan ve genellikle göz içi basıncının normale göre yüksek olmasıyla ilişkilendirilen bir grup göz hastalığı olduğunu belirtti. Prof. Dr. Kocabora, glokomun nadiren de olsa normal sınırlar içindeki göz içi basıncıyla da meydana gelebileceğine dikkat çekerek, bu durumun tüm dünyada geri dönüşü olmayan görme kayıplarının başlıca nedenlerinden biri olduğunu vurguladı.
Risk Faktörlerine Dikkat
Glokomun çoğunlukla belirti vermeden ilerlediğine işaret eden Prof. Dr. Mehmet Selim Kocabora, ileri yaş, yüksek göz içi basıncı, pozitif aile öyküsü, ince merkezi kornea kalınlığı, diyabet ve hipertansiyon gibi damar hastalıkları, ve kortizonlu ilaçların uzun süreli kullanımının glokom için önemli risk faktörleri arasında yer aldığını açıkladı. Hastalığın, genellikle optik sinirde hasar başladıktan çok sonra tanı aldığını ve bu sebeple erken teşhisin hayati önem taşıdığını ifade etti.
Çocuklarda Glokom
Prof. Dr. Mehmet Selim Kocabora ayrıca, çocuklarda görülen glokomun iki ana nedeninin, ilk yaş içinde ortaya çıkan doğumsal glokom ve travmaya bağlı glokom olduğunu belirtti. Erken çocukluk döneminde yapılan katarakt ameliyatları veya dış etkenler sonucu oluşan göz travmalarının glokoma yol açabileceğini vurgulayarak, bu durumun tedavisinde erken tanının önemine bir kez daha dikkat çekti.
Tedavi Yöntemleri ve Takip
Glokomun tedavisinde amaç, göz içi basıncını düşürmek ve optik sinire olan hasarı azaltmak olduğunu belirten Prof. Dr. Kocabora, tedavi yöntemlerinin göz damlaları, lazer uygulamaları, cerrahi müdahaleler veya bunların bir kombinasyonu şeklinde olduğunu söyledi. Tedavinin, glokomun tipine, şiddetine ve hastanın genel sağlık durumuna göre belirlendiğini ifade ederek, glokomlu bireylerin tedaviye uyumlu olmalarının ve düzenli aralıklarla göz hekimi tarafından takip edilmelerinin görme kaybını önlemede kritik öneme sahip olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Kocabora, glokom takibinde, durumun ciddiyeti, tedavinin etkinliği ve hastanın bireysel risk faktörleri gibi unsurlara bağlı olarak takip randevularının sıklığının değişebileceğini ancak genellikle her 3 ila 6 ayda bir kontrolün uygun olacağını belirtti.
Prof. Dr. Mehmet Selim Kocabora‘nın vurguladığı üzere, glokom, sinsi bir seyir izleyebilen ve erken teşhis edilmediğinde geri dönüşü olmayan görme kayıplarına neden olabilen ciddi bir sağlık sorunudur. Risk faktörlerinin farkında olmak, düzenli göz muayeneleri yaptırmak ve belirlenen tedaviye uyum göstermek, bu hastalığın yol açabileceği görme kaybını en aza indirmek için hayati öneme sahiptir.