Kalp krizi riski, gelişmiş görüntüleme yöntemleriyle artık belirtiler ortaya çıkmadan tespit edilebiliyor.
Kalp damar hastalıkları, hem Türkiye’de hem de dünyada en sık görülen ölüm nedenleri arasında yer alırken, erken teşhisin önemi her geçen gün artıyor. Biruni Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Radyoloji Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Birnur Yılmaz, kalp damarlarını saniyeler içinde görüntüleyebilen BT koroner anjiyografi yönteminin, tanı sürecinde önemli bir rol üstlendiğini belirtti. Kateter anjiyografi halen tedaviye yönelik müdahalelerde vazgeçilmez yöntem olarak kabul edilse de, girişimsel olmayan bu yeni teknoloji sayesinde hastalar daha erken aşamada değerlendirilebiliyor.
Kalsiyum Skorlama Testi ile Damar Sertliği Erken Aşamada Belirleniyor
Kalp damar hastalıklarının teşhisinde kullanılan BT koroner anjiyografi, damar içine müdahale gerektirmemesi ve hızlı sonuç vermesiyle dikkat çekiyor. Özellikle işlem öncesinde yapılan kalsiyum skorlama testi, kontrast madde kullanılmadan, yalnızca 12 saniyede tamamlanıyor. Bu test, damar duvarlarında biriken kalsiyumu tespit ederek, damar sertliği gibi riskleri erken dönemde ortaya koyuyor. Test sonucu düşük olan bireylerde kalp krizi riskinin düşük değerlendirildiği, yüksek skorların ise daha kapsamlı incelemeler gerektirdiği ifade ediliyor.
Risk Grubundaki Bireyler İçin Güvenli ve Hızlı Bir Yöntem
Prof. Dr. Birnur Yılmaz, özellikle ailesinde erken yaşta kalp-damar hastalığı öyküsü bulunan bireylerin yanı sıra, diyabet, hipertansiyon, sigara kullanımı ve hareketsiz yaşam tarzına sahip kişilerde BT koroner anjiyografinin önemli bir tarama aracı olduğunu belirtiyor. Bu yöntemin, belirtiler ortaya çıkmadan önce riskleri saptayabilmesi sayesinde, hastaların daha ileri evrelere ulaşmadan gerekli önlemleri almasının mümkün olduğunu ifade ediyor. Ayrıca, by-pass ameliyatı geçiren ya da stent takılmış hastalarda damar açıklığını kontrol etmek amacıyla da sıklıkla başvurulan bir yöntem olduğuna dikkat çekiyor.
Koroner kalsiyum taraması ile damar sertliğinin erken dönemde tespit edilmesinin mümkün olduğunu belirten Yılmaz, bu testin erkeklerde 35, kadınlarda ise 40 yaşından itibaren risk faktörleri bulunan kişiler için rutin hale getirilebileceğini söylüyor. Özellikle yüksek kolesterol, obezite, fiziksel inaktivite gibi etkenlerin, kalp sağlığı açısından ciddi risk oluşturduğunu hatırlatan Yılmaz, bu grubun düzenli taramalarla takip edilmesinin önemine değiniyor.
Klasik Yöntemlerin Yerini Alabilecek Potansiyele Sahip
Teknolojinin sunduğu imkanlarla birlikte BT anjiyografi cihazlarının yüksek çözünürlükte görüntüler sağlayabildiğini belirten Prof. Dr. Birnur Yılmaz, bu yöntemin gelecekte klasik kateter anjiyografiye alternatif olabileceğini ifade ediyor. Ancak müdahale gerektiren durumlarda klasik yöntemlerin halen ön planda olduğunu vurguluyor. Tanıya ulaşma sürecinde BT koroner anjiyografinin etkili bir basamak olduğunu belirten Yılmaz, birçok hastanın kalp krizini herhangi bir belirti olmadan geçirdiğini ve bu nedenle erken teşhisin hayat kurtarıcı olduğunu dile getiriyor.
Yılmaz, doğru zamanda ve doğru kişilere uygulandığında bu teknolojinin ciddi sağlık sorunlarının önüne geçebileceğini belirterek, özellikle risk grubundaki bireylerin bu tür tarama yöntemlerinden faydalanmasının, olası komplikasyonları en aza indireceğini ifade ediyor. Yeni nesil görüntüleme teknikleri, sadece damar tıkanıklıklarını değil, aynı zamanda damar duvarındaki değişiklikleri, plak oluşumlarını ve kalp kapaklarındaki olası sorunları da ayrıntılı biçimde ortaya koyarak, daha kapsamlı bir değerlendirme imkanı sunuyor. Bu sayede, hastalar için erken dönemde önleyici tedbirler alınabiliyor ve ciddi kalp rahatsızlıklarının önüne geçilebiliyor.