Suudi Arabistan‘da yaşanan son gelişmeler, ülkenin modernleşme sürecinde önemli bir dönüm noktasına işaret ediyor. Ünlü gazeteci Levent Gültekin‘in aktardığına göre, Suudi Arabistan Prensi Muhammed bin Selman, çevresine “Ben Suudi Arabistan‘ın Atatürk‘ü olacağım” şeklindeki iddialı bir ifadeyle hedeflerini ortaya koyuyor. Bu ifade, Prens Selman’ın ülkesini modernleştirme konusundaki kararlılığını ve bu sürecin Türkiye‘nin geçmişte yaşadığı dönüşümlere benzer bir şekilde ilerleyeceği yönündeki öngörülerini yansıtıyor.

Prens Selman, Suudi Arabistan‘ın Atatürk’ü Olmak İstiyor

Levent Gültekin, bir iş adamı arkadaşından aldığı bilgiye dayanarak, Prens Selman‘ın Suudi Arabistan‘ı modern bir devlet yapısı içerisinde yeniden şekillendirmeye yönelik cüretkar planlarına dikkat çekiyor. Gültekin‘e göre, Suudi Arabistan‘ın bu hamlesi, Türkiye‘nin yüz yıl önce başlattığı modernleşme sürecinin bir yansıması niteliğinde. Ancak ironik bir şekilde, Türkiye‘nin bugünkü durumu Suudi Arabistan‘ın geçmişteki muhafazakar yapısına yakınlaşma eğilimi gösteriyor.

Prens Selman: Ben Suudi Arabistan’ın Atatürk’ü olacağım

Suudi Arabistan İlk Kez Güzellik Yarışmasına Katıldı

Son dönemde Suudi Arabistan adından sıkça söz ettiren gelişmelerden biri de, ülkenin en son model Rumy Al-Qahtani‘nin Malezya‘da düzenlenen “Miss Mrs Global Asya” güzellik yarışmasına katılması oldu. Bu olay, Suudi Arabistan‘ın sosyal normlar ve cinsiyet rolleri konusunda yaşadığı dönüşümün dikkat çekici bir örneği olarak görülüyor.

Nevşin Mengü‘nün Youtube kanalında konuk olan Prof. Dr. Hilmi Demir, Suudi Arabistan‘ın ulusal, milliyetçi ve seküler bir kimlik kazanma yolunda ilerlediğini belirtiyor. Demir‘e göre, Prens Selman liderliğindeki bu dönüşüm, genç ve eğitimli nüfusun beklentilerine yanıt veriyor ve ülkede turizm gibi yeni ekonomik alanların gelişimini teşvik ediyor.

Prens Selman, Cemal Kaşıkçı Olayını Johnny Depp’e Anlattı

Prens Selman aynı zamanda Cemal Kaşıkçı olayıyla ilgili de açıklamalarda bulundu. Yakın arkadaşı Johnny Depp‘in sorularını yanıtlayan Prens, Kaşıkçı‘nın Suudi Arabistan‘ın düşmanlarıyla iş birliği yapan bir casus olduğunu öne sürdü. Prens, Kaşıkçı hakkındaki gözaltı emrinin bazı Suudi yetkililer tarafından yanlış anlaşıldığını ve bu durumun Kaşıkçı‘nın ölümüyle sonuçlandığını iddia etti.

Prens Selman‘ın Suudi Arabistan‘ı modernleşme yolunda ilerletme çabaları, Atatürk‘ün Türkiye‘de gerçekleştirdiği köklü dönüşümlere benzetiliyor. Bu süreç, hem Suudi Arabistan için hem de bölgesel ve küresel düzeyde önemli sonuçlar doğurabilir. Prens Selman‘ın vizyonu, Suudi Arabistan‘ın geleceğini şekillendirecek ve ülkenin uluslararası alandaki konumunu yeniden tanımlayacak gibi görünüyor.

Türkiye ve Suudi Arabistan Arasında Değişen Dinamikler: “Yallah Türkiye’ye”

Son yıllarda Türkiye‘de şeriatı destekleyen kesimlerin giderek daha fazla cesaret kazandığı gözlemleniyor. Suriye ve Afganistan‘dan yaşanan yoğun illegal göç dalgası, milyonlarca insanın Türkiye‘ye akın etmesine sebep oldu. Bu gelişmeler, ülkenin şeriat yönünde ilerlediği yönünde yorumlara neden oluyor. Özellikle Türkiye‘nin demokratik değerlerden uzaklaştığına dair eleştiriler, ulusal ve uluslararası arenada sıkça dile getiriliyor.

Bir zamanlar şeriat isteyenlere yönelik olarak kullanılan “Yallah Arabistan’a” ifadesi, artık tersine bir durumu işaret ediyor. Suudi Arabistan‘ın son dönemde attığı demokratik adımlar ve toplumda yaşanan sosyal değişimler, bu ülkenin daha özgürlükçü bir yapıya kavuştuğunun göstergesi olarak değerlendiriliyor. Özellikle Prens Muhammed bin Selman liderliğindeki modernleşme hareketleri, Suudi Arabistan‘ı daha önce alışılagelmişin dışında bir yola sokuyor.

Bu gelişmeler ışığında, “Yallah Türkiye’ye” ifadesi, Türkiye‘de artan şeriat taleplerine ve demokrasiden uzaklaşan yapısına dikkat çekmek için kullanılmaya başlandı. Söz konusu ifade, Türkiye‘de sosyal medya platformu X’te (Twitter) birinde trend topic olurken, bu durum Türkiye ve Suudi Arabistan arasındaki değişen dinamiklere ve toplumsal yapıların nasıl farklılaştığına dair çarpıcı bir örnek teşkil ediyor.

Türkiye‘de şeriat yanlısı görüşlerin yükselişi ve demokratik değerlerden uzaklaşma eğilimi, hem içeride hem de dışarıda endişeyle izleniyor. Diğer yandan, Suudi Arabistan‘da yaşanan demokratik gelişmeler ve sosyal açılımlar, bu ülkenin uluslararası imajını olumlu yönde etkiliyor. Bu durum, iki ülkenin siyasi ve sosyal evrimlerinin ne denli farklı yollar izlediğini gösteriyor.

Exit mobile version