Dünya genelinde obezite oranları artarken, bu durumun yalnızca günlük kalori tüketimiyle açıklanamayacağına dair görüşler güçleniyor. Dr. Rengin Börekci, konuya dair yaptığı paylaşımda, kalori alımı ile obezite arasındaki ilişkinin sanıldığı kadar güçlü olmadığını belirtti. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) 2022 verilerine dayandırılan bir tablo üzerinden yapılan değerlendirmeye göre, bazı ülkelerde daha fazla kalori tüketilmesine rağmen obezite oranlarının daha düşük olduğu görülüyor.
Paylaşılan tabloda ABD, İrlanda, Belçika, Türkiye, Avusturya, Almanya ve İtalya gibi ülkelerin günlük ortalama kalori tüketimleri ile obezite oranları karşılaştırılıyor. ABD, günde ortalama 3.868 kalori ile en yüksek tüketim yapan ülkeler arasında yer alırken, obezite oranı %42,9 olarak belirtiliyor. İrlanda ise neredeyse aynı seviyede, 3.851 kalori tüketmesine rağmen %30,8 obezite oranına sahip. Benzer şekilde, Türkiye’de günlük kalori alımı 3.762 olarak ölçülürken, obezite oranı %34,2 olarak kaydedilmiş. Buna karşılık, Belçika‘da kalori tüketimi 3.824 ile Türkiye’den yüksek olmasına rağmen, obezite oranı yalnızca %22 seviyesinde kalıyor. Avusturya, 3.739 kalorilik tüketimiyle %17 obezite oranına sahipken, Almanya’da 3.648 kalori tüketilmesine rağmen %24,2 oranında obezite görülüyor.
Bu veriler ışığında, Dr. Rengin Börekci, kalori alımının tek başına belirleyici bir faktör olmadığını vurguluyor. Börekci, obeziteyi değerlendirirken yalnızca kalori miktarına odaklanmanın eksik bir yaklaşım olduğunu ve bu şekilde “sorunun yaklaşık %40’ının kaçırılabileceğini” belirtiyor. Ayrıca, “400 kalorilik bir biftek ile 400 kalorilik bir dondurmanın aynı olmadığını” ifade eden Börekci, vücudun makro besin ögelerine verdiği tepkinin farklılık gösterdiğini hatırlatıyor.
Uzmanlar, beslenme biçiminde yalnızca kalori miktarına değil, bu kalorinin hangi besinlerden sağlandığına da dikkat edilmesi gerektiğini belirtiyor. Protein ve kompleks karbonhidratların, vücutta daha uzun süre tokluk hissi yaratırken, basit şekerlerin ve işlenmiş gıdaların yağ depolanmasını artırabileceği belirtiliyor. Dr. Rengin Börekci, bu noktada, “Biyoloji, kalori etiketlerini umursamaz.” diyerek, beslenmenin yalnızca sayısal veriler üzerinden değerlendirilmemesi gerektiğini ifade ediyor.
Öte yandan, tabloda yer alan veriler, Türkiye’nin obezite oranlarında ABD’ye yaklaşmakta olduğunu gösteriyor. Bu durum, özellikle sağlıklı beslenme alışkanlıklarının yaygınlaştırılması ve fast food gibi yüksek kalorili ve düşük besin değerine sahip gıdaların tüketiminin azaltılması gerektiğine işaret ediyor.
Sağlıklı beslenme ve obezite arasındaki ilişki konusunda yapılan araştırmalar, beslenme içeriği kadar fiziksel aktivitenin de büyük önem taşıdığını gösteriyor. Uzmanlar, bireylerin yalnızca kalori kısıtlamasına yönelmek yerine, dengeli ve sağlıklı bir beslenme planı oluşturması gerektiğini vurguluyor.