Acıbadem Kayseri Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Nurhan Yılmaz, Amyotrofik Lateral Skleroz (ALS) hastalığında erken tanının önemine dikkat çekti. 21 Haziran Dünya ALS Günü vesilesiyle bilgilendirmelerde bulunan Dr. Yılmaz, ALS’nin henüz net bir tedavisinin bulunmadığını, ancak hastalığın erken teşhis edilmesinin hastaların yaşam kalitesini artırmak için kritik olduğunu belirtti.
Dr. Yılmaz, ALS’nin, beyin ve omurilikteki motor nöronların hasar görmesi sonucu ortaya çıktığını ifade etti. Bu hastalığın tüm dünyada 100 bin kişide 2 ile 6 arasında görüldüğünü belirterek, “ALS 40 ve 60 yaş arası erkek bireylerde daha fazla görülmekte. 65 yaşından sonra cinsiyet farkı kalmamakta, kadın ve erkeklerde eşit oranda görülmektedir. Hastalık için risk faktörleri tanımlanamamıştır. Yüzde 5-10 oranda genetik geçişin rol oynadığı düşünülmektedir” dedi.
Sigara içen bireylerde hastalığın daha sık görüldüğünü söyleyen Dr. Nurhan Yılmaz, “Dünyanın belirli bölgelerinde, Pasifik Adaları, Papua Yeni Gine ve Japonya’nın bazı adalarında hastalık daha fazla görülmektedir. Aynı zamanda yoğun spor yapan polislerde, askerlerde ve futbolcularda hastalığın daha çok görüldüğünü gösteren çalışmalar var. Kimyasal madde maruziyetinin de hastalık için bir risk faktörü olduğu belirtilmiştir” diye ekledi.
Nöroloji Uzmanı Dr. Nurhan Yılmaz, ALS hastalarının polikliniklere genellikle kas krampları, seğirmeler, kaslarda sertlikler, ağrılar ve güçsüzlük nedeniyle başvurduğunu belirtti. Hastaların anahtar çevirmek, bardak tutmak ve düğme iliklemek gibi günlük işlerde zorluk yaşadıklarını vurguladı. “Şikayetlerin başlangıç bölgesine bağlı olarak hastalığın seyri de farklılık gösterir. Hastalık eğer kollarda başladıysa hasta bize daha çok anahtar çevirmekte zorluk, bardak tutmakta zorluk, düğme iliklemekte zorluk şikayetleriyle gelir. Eğer ki hastalık bacaklarda başladıysa da yürüme güçlüğü ve tökezlemelerle hastalar bize başvurabilir” dedi.
ALS’nin teşhis sürecinde, hastanın sağlık geçmişi ve nörolojik muayenenin önemine dikkat çeken Dr. Yılmaz, “Hastalığın tanısını koyarken kişinin sağlık geçmişi ve nörolojik muayene ile yola çıkıyoruz. Sonraki aşamada ise EMG tetkiki yapılarak, elde edilen hastalığa özel belirtiler tanı koyma sürecinde yol gösterici oluyor. Ayrıca kan tetkikleri, idrar tetkikleri, görüntüleme yöntemleri, beyin ve omurilik tetkikleri de istenebiliyor” şeklinde konuştu.
Henüz ALS’nin kesin bir tedavisinin bulunmadığını belirten Dr. Yılmaz, “Hastalığın henüz şu an için net bir tedavisi yok. Ancak gen tedavileri üzerinde durulmaktadır. Bizim için erken tanı hastanın yaşam kalitesini arttırmak için çok önemlidir. Krampları azaltmak, ağrıları azaltmak, seğirmeleri azaltmak için bazı ilaç takviyeleri verebiliyoruz. Yutma güçlüğü olan kişilerde beslenme desteği yapabiliyoruz. Konuşma bozukluğu olan kişilerde konuşma terapileri uygulanabiliyor. Aynı zamanda yardımcı cihazları da hastalarımıza önerebiliyoruz” ifadelerini kullandı.
ALS hastalarının son evreye gelene kadar kendi işlerini yapabildiklerini, ancak son evrede kaslarda ciddi erime ve etkilenmeler sonucu hastaların hareket edemez hale geldiğini belirten Nöroloji Uzmanı Dr. Nurhan Yılmaz, “Hastalar son evreye gelene kadar kendi işlerini kendileri yapabiliyorlar. Ancak son evreye geldiklerinde artık kaslarda erime ve etkilenme çok fazla olduğu için hastalar kolunu kaldıramaz, yürüyemez ve konuşamaz hale gelebiliyor” dedi.
ALS’de erken tanının, hastaların hayat kalitesini artırmada hayati bir öneme sahip olduğunun altını çizen Dr. Yılmaz, erken teşhis ve uygun tedavi yaklaşımlarının hastaların yaşam sürecini daha konforlu hale getirebileceğini belirtti.