YAD Mimarlık kurucusu Mimar Yasin Demir son dönemde yaşanan deprem felaketlerinin ardından gündemin bir numaralı konusu olan imar düzenlemeleri hakkında açıklamalarda bulundu.
Mimari uygulamalarda imar planlarının hayati düzeyde bir rol oynadığını belirten Yasin Demir şu ifadeleri kullandı: “İmar planı oluşturmak, başta kentlerimizin kültürel dokusunu korumak ve yerleşim alanlarını sanatsal bir perspektifle inşa edilmesini sağlamak açısından oldukça önemli. En nihayetinde imar düzenlemeleri, kültürel ve sosyal altyapının temelidir. Bu durum aynı şekilde ekonomik altyapının gelişimi açısından da belirleyici bir kriter. İdari makamlara kentlerin yapı ve inşaat gelişimleri açısından büyük bir rol düşüyor.”
İmar Planlarının Düzenlenmesi Konusunda Kanunlarımız Yeterli
Yerleşim birimlerinde imar planının oluşturulmasına yönelik idari birimlerin yetki ve yükümlülüklerine değinen Yasin Demir: “İmar planlarının düzenlenmesi konusunda kanunlarımız fazlasıyla yeterli. Burada zaman zaman uygulama ile ilgili bazı aksaklıklar oluşabiliyor. 3194 sayılı İmar Kanunu, imar planlarının oluşturulması hususunda tüm yükümlülükleri düzenlemiş.
İlgili kanuna göre nüfusu 10 binin üzerinde olan yerleşim birimlerinin imar planının oluşturulması zorunludur. Bu durumun en temel sebebi ise nüfus yoğunluğunun arttığı bölgelerde doğru bir parselizasyon çalışması yapmak ve şehrin dokusuna uygun bir inşaat gelişimini takip edebilmek. Yani, kentsel dönüşüm planlarının hazırlanması ve uygulanması, kentsel gelişim açısından imar uygulaması hayati bir önem arz ediyor.” Dedi.
İmar Uygulamasının Bir Çeşit Şehircilik Planlaması Olduğu Akıldan Çıkarılmamalı
Şehir ve mimarinin kentin parçası olan toplumdan bağımsız düşünülemeyeceğine vurgu yapan Yasin Demir: “İmar uygulamasının bir çeşit şehircilik planlaması olduğu akıldan çıkarılmamalıdır. Şehirler, o yerleşim birimi içerisinde yaşayan insanların kültürel dokularını da yansıtır. Modern dünyada kent, birçok farklı bileşenle kendi kendine yetebilme kapasitesine sahip yerleşim birimleri olarak tanımlanıyor. Biz de imar uygulamalarımızda bu durumu gözeterek hareket etmeliyiz. Kentin dokusuna zarar vermeden, demografinin kültürel özelliklerine bağlı kalarak, mimari açıdan çağa uygun yapılarla kentleri dizayn etmeliyiz.
Burada idari birimler kadar üstlenici inşaat firmalarına ve mimarlık şirketlerine de büyük iş düşüyor. Kentlerin yaşamımızın bir parçası olduğunu kesinlikle unutmamalıyız ve imar planlarını olabildiğince şeffaf şekilde oluşturmalıyız.” Şeklinde değerlendirmelerde bulundu.