Yapay zeka dünyasının önde gelen isimlerinden Jürgen Schmidhuber, kariyeri boyunca derin öğrenme ve nöral ağlar üzerine yaptığı çalışmalarla tanınıyor. Uzun Kısa Süreli Bellek (LSTM) ağlarının gelişimine yaptığı katkılar, günümüz yapay zeka teknolojilerinin temel taşlarından biri olarak kabul ediliyor. Siri ve Alexa gibi dijital asistanlardan, dil modelleme sistemlerine kadar birçok alanda kullanılan bu teknoloji, Schmidhuber ve ekibinin çalışmaları sayesinde bugün milyonlarca insanın hayatına dokunuyor.
King Abdullah Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nde (KAUST) Yapay Zeka Direktörü olarak görev yapan Schmidhuber, Suudi Arabistan’ın teknoloji yatırımları ve Vision 2030 programı çerçevesinde yürütülen projelere liderlik ediyor. Schmidhuber, Suudi Arabistan’ın yapay zeka alanında küresel bir oyuncu olma hedefini değerlendirirken, ülkenin ekonomik ve teknolojik dönüşümünü büyük bir fırsat olarak gördüğünü ifade ediyor. “Evet, bunun bir maliyeti olacak ama bu ülkede çok fazla para var” diyerek, Suudi Arabistan’ın iddialı projeleri hayata geçirmek için gerekli finansal güce sahip olduğunu vurguluyor.
AI Teknolojileri ve Küresel Dengeler
Son dönemde Çin merkezli DeepSeek gibi girişimlerin yükselişi, küresel yapay zeka yarışında dengeleri değiştirmeye başladı. Schmidhuber, bu gelişmeleri değerlendirirken, yapay zekanın **”yeni petrol” ya da “yeni elektrik” olarak görülmesini eleştiriyor. Ona göre, yapay zeka şirketlerinin rekabet avantajı uzun vadede sürdürülebilir değil ve bu alanda tekel oluşturmak imkansız. “Açık kaynak ve DeepSeek bir kez daha gösterdi ki, bu alanda hiçbir şirketin aşılmaz bir kalesi yok” diyerek, teknolojinin giderek daha erişilebilir hale geleceğini öne sürüyor.
Jürgen Schmidhuber’in üzerinde durduğu en önemli noktalardan biri, AI’nin ucuzlaması ve daha fazla insanın kullanımına açılması. Teknolojideki ilerlemeler sayesinde, büyük veri merkezlerinin şu anki maliyetleri gelecekte önemli ölçüde azalacak. “Bugün 500 milyar dolar eden bir yapay zeka veri merkezi, beş yıl içinde 50 milyar dolar, on yıl içinde ise 5 milyar dolar olacak. Yakında küçük, ucuz bilgisayarlar bugünkü büyük veri merkezlerinin yaptığı işleri yapacak” diyerek, gelecekte AI’nin yalnızca büyük teknoloji devlerinin kontrolünde olmayacağını, bireylerin ve küçük şirketlerin de güçlü yapay zeka çözümlerine sahip olacağını öngörüyor.

AI’nin Gerçek Kullanım Alanları
Yapay zekanın gelişiminin yalnızca güçlü modeller oluşturmakla sınırlı olmadığını, asıl meselenin bu teknolojilerin gerçek dünyadaki uygulamaları olduğunu belirten Schmidhuber, “AI for All” (Herkes İçin Yapay Zeka) yaklaşımını savunuyor. Ona göre, AI’nin en büyük potansiyeli, gelişmekte olan ülkelerde, özellikle Suudi Arabistan, Hindistan ve Endonezya gibi ekonomilerde hayata geçirilmesiyle ortaya çıkacak.
“AI’nin fiziksel dünyadaki kullanımı çok daha zor” diyen Jürgen Schmidhuber, şu anki AI modellerinin büyük ölçüde ekran arkasında çalıştığını belirtiyor. Gerçek dünya ile etkileşime girebilecek robotlar ve yapay zeka sistemlerinin gelişimi için hala uzun bir yol olduğunu vurguluyor.
Yapay Zeka ve Etik Tartışmaları
Schmidhuber, yapay zeka alanındaki etik tartışmalara şüpheyle yaklaşan isimlerden biri. “Eğer on farklı kişiye etik nedir diye sorarsanız, on farklı cevap alırsınız. Bazıları tamamen uzlaşmaz olacaktır” diyerek, etik anlayışının kültürel ve tarihsel faktörlere göre değiştiğini savunuyor. Bu nedenle, 2023 yılında bazı teknoloji liderleri tarafından imzalanan “Büyük Yapay Zeka Deneylerini Durdurma” çağrısını reddettiğini belirtiyor.
Özellikle, AI’nin askeri kullanımına ilişkin tartışmalara değinen Schmidhuber, geliştirdikleri yapay sinir ağlarının hem sağlık hizmetlerinde hem de askeri dronların kontrolünde kullanıldığını söylüyor. “Ukraynalılar, Rus savaş makinesine karşı AI destekli dronların kullanılmasını etik buluyor” diyerek, yapay zekanın etik boyutunun içinde bulunulan bağlama göre değiştiğini ifade ediyor.
Suudi Arabistan ve Yapay Zekanın Geleceği
Jürgen Schmidhuber’e göre, Suudi Arabistan “bilim ve teknoloji alanında yeni bir altın çağa öncülük etme potansiyeline sahip”. KAUST’ta yürüttüğü çalışmalarla, ülkenin yapay zeka araştırmalarına büyük katkı sağladığını belirtiyor. “Akademisyenler olarak sonuçlarımızı tüm dünyanın görmesi için yayınlıyoruz ve yapay zeka kodumuzu açık kaynaklı hale getiriyoruz. Böylece Suudi Arabistan’ın finansmanından sadece yerel halk değil, tüm dünya faydalanabilir” diyerek, KAUST’un küresel bilim camiasına yaptığı katkıyı vurguluyor.
Önümüzdeki beş yıl içinde, Suudi Arabistan’ın büyük yatırımlar yapmaya devam edeceğini belirten Schmidhuber, “Krallık ve Kamu Yatırım Fonu (PIF), AI için büyük bütçeler ayırmaya hazır” diyor. “Geleceğin Ekonomileri” programı kapsamında akıllı şehirler, uzay araştırmaları, kuantum bilişim ve yapay zeka gibi alanlara yoğun yatırım yapıldığını ifade ediyor.
AI’nin Bilimsel Keşiflerdeki Rolü
KAUST’taki araştırma ekibi, şu anda kimya alanında yeni keşifler yapabilecek bir yapay zeka sistemi üzerinde çalışıyor. “AI kimyacımız, bilimsel makaleleri ve patentleri analiz ederek, kimyasal reaksiyonları tahmin edebiliyor ve laboratuvar ortamında bunları tamamen otonom şekilde test edebiliyor” diyen Schmidhuber, yapay zekanın yeni ilaçlar ve malzemeler geliştirmek için kullanılabileceğini belirtiyor. Bu sistemin hava temizliği ve karbon yakalama teknolojilerinde devrim yaratabileceğini söylüyor.
Yapay Zeka Çağında İnsan Rolü
Jürgen Schmidhuber, yapay zekanın insan yaratıcılığı üzerindeki etkilerini değerlendirirken, tarihten örnekler veriyor. “Gutenberg’in matbaasından sonra insanlar fiziksel deneyimlerden daha az öğrenmeye başladı ve basılı metinlere yöneldi. Benzer şekilde, AI de günlük hayatımızın ayrılmaz bir parçası olacak” diyerek, yapay zekanın insan yaşamına entegrasyonunun kaçınılmaz olduğunu ifade ediyor.
Ancak, Schmidhuber’e göre, yapay zeka ne kadar gelişirse gelişsin, bu teknolojinin denetimi ve yönlendirilmesi yine insanlığın sorumluluğunda olacak. “Gerçek AI yapmak zor, ama biz bunun için buradayız” diyerek, yapay zekanın gelecekteki potansiyelinin hala keşfedilmeye devam ettiğini belirtiyor.