Ethereum’un kurucu ortaklarından Vitalik Buterin, dijital dünyada artan izleme sistemlerine karşı mahremiyetin korunmasının artık bir tercih değil, zorunluluk haline geldiğini belirtti.
Küresel siyasette iyimserliğin sonu
14 Nisan’da yayımladığı blog yazısında Vitalik Buterin, bireysel özgürlüğün sürdürülebilirliği açısından mahremiyetin temel bir ihtiyaç olduğuna dikkat çekti. Giderek güçlenen hükümetler ve büyük teknoloji şirketlerine karşı bireyin korunaksız hale geldiğini vurgulayan Buterin, şeffaflığın her zaman olumlu sonuçlar doğurduğu yönündeki inancın artık geçerliliğini yitirdiğini ifade etti. “Küresel siyasi liderliğin genelde iyi niyetli ve sağduyulu olduğu” varsayımının artık gerçekçi olmadığını dile getiren Buterin, sosyal kültürdeki hoşgörünün de hızlı bir şekilde gerilediğini belirtti.
Kendi mahremiyetiyle ilgili endişelerini paylaştı
Kişisel yaşamında mahremiyetin neredeyse kalmadığını söyleyen Buterin, dışarıda gerçekleştirdiği her eylemin medya konusu olma ihtimalinden rahatsızlık duyduğunu belirtti. “Sosyal normların dışına çıkan insanlar için geçerli bir avantaj gibi görünse de, bir gün siz de onlardan biri olabilirsiniz” diyerek, mahremiyetin yalnızca belirli kesimler için değil, herkes için korunması gereken bir değer olduğunun altını çizdi.
Gelişen teknolojilerle birlikte riskler artıyor
Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte mahremiyetin korunmasının daha da zorlaşacağını ifade eden Vitalik Buterin, özellikle beyin-bilgisayar arayüzlerinin gelişmesiyle bireysel düşüncelerin dahi dışarıdan okunabilir hale geleceğini belirtti. Otomatik fiyatlandırma sistemlerinin, kişisel verilere erişim sağladıkça bireyleri daha yüksek ücretler ödemeye zorlayabileceğini belirtti.
Devletlerin arka kapı talepleri güvenlik yaratmıyor
Mahremiyeti korumaya yönelik sistemlerde devletlerin arka kapı taleplerinin yaygınlaştığını ancak bu yaklaşımın sürdürülebilir olmadığını belirten Buterin, bu tür yapıların yalnızca hükümetlerin değil, “çeşitli kalitelerdeki kurumsal yapıların” da erişebildiği veriler oluşturduğunu söyledi. Know Your Customer (KYC) verilerinin yalnızca kamu otoritelerinin değil, bankalar, ödeme sağlayıcılar ve farklı aracı kurumlar tarafından da tutulduğunu belirten Buterin, bu durumun ciddi bir güvenlik açığı oluşturduğuna dikkat çekti.
Telekomünikasyon şirketlerinin kullanıcılarını konumlayabildiğini ve bu verileri yasa dışı olarak sattıklarının ortaya çıktığını hatırlatan Buterin, veriye erişimi olan herkesin bu verileri suistimal etme motivasyonuna sahip olduğunu savundu. Üstelik güvenilir bir hükümetin zaman içinde değişebileceğini ve geçmişte toplanmış hassas verilere bu yeni yönetimin de erişebileceğini söyledi. Bu bağlamda “Bir bireyin verisi alındıktan sonra, o verinin nasıl ve ne şekilde kötüye kullanılacağını bilmesinin bir yolu yoktur” diyerek, veri toplamanın asgari seviyede tutulmasının en güvenli yaklaşım olduğunu ifade etti.
Geçmişteki denetim yöntemleri artık geçerli değil
Mahkemelerin erişim izniyle verilere ulaşabilmesi düşüncesine de eleştiri getiren Buterin, geçmişte bu verilerin çok daha sınırlı olduğunu, dolayısıyla bu yaklaşımın günümüz dijital veri bolluğuyla kıyaslanamayacağını söyledi. 19. yüzyılda yapılan sıradan bir konuşmanın yalnızca bir kez gerçekleştiğini ve hiçbir kayıt tutulmadığını hatırlatan Buterin, modern çağda ise dijital kayıtların sınırsız şekilde depolanabildiğine dikkat çekti.
ZK-Proof teknolojisine dayalı çözümler öneriyor
Vitalik Buterin, çözüm olarak sıfır bilgi ispatı anlamına gelen ZK-proof teknolojilerini öne çıkarıyor. Bu sistemler, bir bilginin doğruluğunu başka hiçbir veriyi açığa çıkarmadan kanıtlamaya olanak tanıyor. Buterin, kimliğin açıklanmadığı ama kişinin tekil olduğunu kanıtlayan ZK-proof tabanlı “proof of personhood” (kişilik kanıtı) sistemlerinden ve kimlik belgeleriyle entegre çalışan merkeziyetsiz çözümlerden bahsediyor.
Ayrıca kısa süre önce başlatılan ve Ethereum (ETH) işlemlerini anonimleştirmeye olanak tanıyan Privacy Pools uygulamasına dikkat çeken Buterin, cihaz üzerinde çalışan dolandırıcılık tarayıcıları gibi teknolojilerin de mahremiyetle uyumlu güvenlik önlemleri arasında yer aldığını ifade etti.
Son olarak, fiziksel ürünlerin üretim süreci boyunca takip edilmesini sağlayan ZK-proof destekli sistemlerin, hem kullanıcı güvenliği hem de ürünün gerçekliğini garanti altına alma açısından önemli bir örnek sunduğunu belirtti.
Buterin, tüm bu teknolojilerin temelinde kullanıcı mahremiyetini en üst seviyede koruma hedefinin yattığını vurgularken, Ethereum ekosisteminin de bu yönde kısa vadede ciddi protokol ve altyapı değişikliklerine ihtiyaç duyduğunu aktardı.