Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından yayımlanan 2022 verilerine göre, Türkiye’nin yıllık 160 bin terajul (TJ) seviyesindeki atık ısı potansiyelinin yüzde 42’sini sanayi tesisleri oluşturuyor. Bu oranla sanayi, atık ısı alanında en yüksek paya sahip sektör konumunda. Atık ısının geri kazanılması, enerji maliyetlerinin düşürülmesi, karbon emisyonlarının azaltılması ve döngüsel ekonomiye katkı sağlanması açısından önem taşıyor. Bu konuya dikkat çeken isimlerden biri de ESCON Enerji CEO’su Onur Ünlü oldu. 18 Mart Küresel Geri Dönüşüm Günü kapsamında yaptığı açıklamada Ünlü, özellikle demir-çelik, çimento, seramik ve inşaat malzemeleri gibi yüksek sıcaklıkta üretim yapan tesislerde atık ısının verimli kullanılabileceğine işaret etti.
“Tamamen geri kazanımla enerji üretiliyor”
Onur Ünlü, üretim esnasında ortaya çıkan atık ısının özel analiz sistemleriyle tespit edilebileceğini ve ORC ya da buhar türbini gibi yöntemlerle elektriğe dönüştürülebileceğini belirtti. Özellikle yüksek sıcaklıkta çalışan sanayi tesislerinde önemli bir potansiyel bulunduğunu söyleyen Ünlü, “Buralarda yapılacak yatırımlar ile tesisin elektriğinin yüzde 10’una kadar olan kısmını atık ısıdan karşılamak mümkün. Bu da bir nevi yenilenebilir enerji olarak düşünülebilir çünkü başka bir kaynak kullanılmadan, tamamen geri kazanımla temiz enerji üretiliyor” dedi. Ayrıca, arazi veya trafo altyapısı sorunları nedeniyle yenilenebilir enerji yatırımı yapamayan işletmeler için atık ısı yatırımlarının alternatif bir çözüm olabileceğini de vurguladı.
SKDM ve ETS kapsamındaki işletmelere katkı sağlar
Atık ısıdan elektrik üretimi, yalnızca enerji verimliliği sağlamıyor; aynı zamanda sera gazı emisyonlarının azaltılmasına da katkı sunuyor. Ünlü, Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması (SKDM) kapsamındaki sektörler için bu yatırımların rekabet gücünü artırabileceğini ifade etti. Aynı şekilde Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) kapsamında değerlendirilecek sanayi kollarının da bu yöntemle avantaj sağlayabileceğini, özellikle dış pazarlarda rekabetçilik açısından önemli kazanımlar elde edilebileceğini belirtti. Türkiye’nin 2030 yılına kadar yalnızca enerji verimliliğiyle 100 milyon ton emisyon azaltımı hedefinin de bu yatırımlarla desteklenebileceğini ekledi.
Kurulum maliyetleri destek programlarıyla karşılanabiliyor
Atık ısıdan elektrik üretmek üzere kurulan sistemlerin en geç beş yıl içinde kendini amorti ettiğini belirten Onur Ünlü, bu sistemler için çeşitli teşvik ve hibe desteklerinin mevcut olduğunu da hatırlattı. Ünlü, bu yatırımları hayata geçirmek isteyen sanayi kuruluşlarının iki yol izleyebileceğini belirtti. İlki, kendi atık ısı potansiyelini analiz edip Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın Verimlilik Artırıcı Projeler (VAP) veya Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Yeşil Dönüşüm Destek Programları üzerinden başvuru yapmak. İkinci yöntem ise bir enerji hizmet şirketi (ESCO) ile çalışmak. Bu şirketler atık ısı potansiyelini analiz ederek uygun projeyi geliştiriyor ve projeyi Enerji Performans Sözleşmeleri (EPS) çerçevesinde finanse ederek anahtar teslim kurulum sağlıyor.
Yeşil OSB’ler ve endüstriyel simbiyoz önerisi
Ünlü, atık ısıdan elde edilen elektriğin OSB içinde ortak kullanımı için de bir iş birliği modeline işaret etti. Sanayi tesislerinin Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) ile iş birliği yaparak ürettikleri elektriği OSB içinde dağıtabileceğini, bunun da Yeşil OSB modelinin yaygınlaşmasına katkı sağlayabileceğini söyledi. Ayrıca endüstriyel simbiyoz kapsamında atık ısı ve suyun başka tesislerde kullanılabileceğini belirtti. Bir fabrikanın ihtiyaç duymadığı sıcak suyu bir başka tesise satarak hem kazanç elde edebileceğini hem de emisyonlarını azaltabileceğini ifade etti.