Türkiye’de yapay zekâ teknolojilerinin gelişimi hız kazanmaya devam ederken, bu alanda faaliyet gösteren farklı ölçeklerdeki girişimleri desteklemek amacıyla düzenlenen ‘En İyi 100 Yapay Zekâ Girişimi ile Yatırımcı Ekosistemi Buluşması’ büyük ilgi çekti. Türkiye İş Bankası ev sahipliğinde gerçekleşen ve Yapay Zeka Fabrikası tarafından organize edilen etkinlik, yerli ve yabancı yatırımcıların, akademisyenlerin, öğrencilerin ve iş dünyası profesyonellerinin katılımıyla dikkat çekti. Yapay zekâ ekosisteminin genişlemesi ve Türkiye’nin küresel pazardaki rekabet gücünün artması hedefiyle kurgulanan program, sektörün önde gelen paydaşlarını ortak bir zeminde buluşturdu. Böylece girişimciler, hem yenilikçi çözümlerini tanıtma hem de kendi başarı hikâyelerini anlatma fırsatı elde etti.
Katılımcıların yoğun ilgisiyle başlayan program, yapay zekâ odaklı projelerin finansman ihtiyaçlarından sektörün mevzuat boyutuna, üniversite-sanayi iş birliğinden yeni uluslararası açılımlara kadar pek çok konuyu gündeme taşıdı. Türkiye İş Bankası bünyesindeki kurumsal girişim sermaye şirketi ve hızlandırma programı konumundaki Yapay Zeka Fabrikası, bu buluşmayı organize ederek girişimcilik alanında önemli bir misyon üstlendi. Banka yönetimi, yapay zekâ etrafında oluşan değer zincirini eğitim kurumlarından ticarileşme safhasına kadar geniş bir perspektifle ele alarak hem finansal hem de bilgi desteği sunmayı hedefliyor.
Yapay Zekânın Gündemindeki Fırsatlar ve Riskler
Programın açılış konuşmasını yapan Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, yapay zekâ teknolojisinin insan hayatına dokunduğu noktaların önemine vurgu yaptı. Aran, insanlığa sunduğu olanaklar kadar taşıdığı belirsizliklerin de altını çizerek şu sözleri kullandı:
“Yapay zeka insanlığa heyecan ve umut veren beraberinde eğer doğru konumlandırmazsanız endişe de uyandıran bir teknoloji… Ama pek çok açıdan da sorunlar barındırdığı bir gerçek.”
Yapay zekanın işsizlik ve ekonomik daralma gibi konularla etkileşime girebileceğini hatırlatan Aran, fırsatların yanı sıra kaygıların da değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Buna rağmen Aran, geleceğe iyimser baktığını ve insanlığın yapay zekâ sayesinde büyük dönüşümler yaşayacağını dile getirdi. Aran, teknolojinin neler getireceğinin henüz tam olarak öngörülemese de yapay zekânın dönüştürücü etkisinin çok yüksek olduğunu söyledi ve şu cümleleri de ekledi:
“Ben buna olumlu taraftan bakma eğilimindeyim. Çünkü insan olarak yapay zekayı yarattık. Beynimizi kopyalamayı başardık, öğrenme sürecimizi bilgisayar dünyasına aktardık. Ezbere dayalı olan sistemde ezberlemeden, beynimizi kullanmadan bu veriye erişmeyi, üstelik de sınırsız bir veriye erişerek oradan akıl çıkarmayı öğrendik.”
Aran, farklı teknoloji alanlarının da yapay zekâ ile bütünleştiği zaman çok daha güçlü bir etkileşim ortaya çıkacağını savunarak, sağlık sektöründeki ilerlemelerin yakın zamanda yapay zekâ gelişmeleriyle bir araya gelebileceğini ve ortaya yeni fırsatlar doğacağını kaydetti. İyimserliğin yanı sıra yeni düzenlemelerin ve hazırlıkların yapılması gerektiğini dile getiren Aran, bu süreçte tüm paydaşların ortak bir sorumluluğu olduğunun altını çizdi.
Üniversiteler ve Girişimler Arasında Köprü
Türkiye İş Bankası’nın yapay zekâ alanındaki yatırımları ve desteklerinin detaylarına da değinen Aran, üniversitelerin bu sürecin başlangıç noktalarından biri olması gerektiğini vurguladı. Özellikle yetkin insan kaynağı yetişmesi ve yenilikçi fikirlerin uygulamaya alınması konusuna öncelik verdiklerini söyleyen Aran, üniversiteleri yapay zekâ konusunda teşvik etmeyi hedeflediklerini belirtti. Bankanın, dijital ve yeşil dönüşüme yatırım yapan girişimlere finansman sağladığını, geri ödeme planlarının da projelerin fizibilitesine göre şekillendiğini anlattı. Bu kapsamda girişimlerin ihtiyaç duyduğu kaynağı ve destek ağını yaratarak, sektörde sürdürülebilir bir büyüme ortamı kurmaya çalıştıklarını aktardı.
Aran, Yapay Zeka Fabrikası üzerinden sağlanan imkânların genişliği hakkında bilgi verirken, girişim veritabanının kısa sürede önemli rakamlara ulaştığını ifade etti. Örneğin, fabrikaya kayıtlı yapay zekâ girişimi sayısının 2.294’e çıktığını, şimdiye kadar yatırım yapılan 23 girişimin toplam piyasa değerinin 703,4 milyon dolara eriştiğini açıkladı. Aran’ın sözleri şöyleydi:
“Henüz tohum aşamasında keşfedilen bu girişimlerin radara girip ekosistemin parçası olmasını… çok kıymetli buluyorum.”
Bu başarıların büyük ölçüde doğru zamanda doğru kaynağın aktarılmasına dayandığını hatırlatan Aran, ekosistemin gelişmesi adına bu tür iş birliklerinin artarak devam edeceğini belirtti.
Girişimler ve Yatırımcılar Arasında Yoğun İletişim
Yapay Zeka Fabrikası Başkanı Barış Karakullukçu, etkinlikteki hareketliliği ve girişimcilerin yatırımcılarla buluşma süreçlerini şu sözlerle değerlendirdi:
“İş Bankası’nın 100’üncü yaşından ilham aldığımız, yapay zeka girişimlerini VC’lerle buluşturduğumuz gün harika başladı. Girişimler burada başarı yolculuklarını, bu yolculukta aldıkları dersleri ve genç girişimcilere tavsiyelerini paylaşıyor… Buradan çok kıymetli tavsiyeler de alıyoruz.”
Karakullukçu, seçilen 100 girişimin her birinin global pazarda yakaladığı veya yakalamayı hedeflediği başarı öyküsünün, diğer girişimcilere de önemli ipuçları sunduğunu aktardı. Ayrıca bu girişimlerin, kurumsal firmalarla bir araya gelerek potansiyel müşteri ve iş birlikleri fırsatları yakaladığını ifade etti. Bu tür etkinliklerin ekosistemde köprü vazifesi gördüğünü ve hem finansal hem de bilgi paylaşımı açısından değerli çıktılar doğurduğunu vurgulayan Karakullukçu, gelecekte Türkiye’nin yapay zekâ konusunda daha rekabetçi bir pozisyona gelebileceğine inandıklarını belirtti.
“Veri Olmadan Yapay Zeka Olmaz”
Oxford Girişimcilik ve İnovasyon Profesörü Prof. Pınar Özcan, yaptığı konuşmada yapay zekâ alanının neden önem kazandığına dair kritik bir bakış sundu. Uzun yıllardır teknolojinin sınırında görülen yapay zekanın artık merkezî bir konum elde ettiğini dile getiren Özcan, özellikle veri birikiminin artmasıyla makine öğrenmesi uygulamalarının daha da güçlendiğini söyledi. Özcan, bu durumun belirli sektörlerde büyük dönüşümler yaratma potansiyeli taşıdığını belirterek şu ifadelere yer verdi:
“Yapay zeka aslında 10 yıl önce bizim teknolojinin sınırlarında gördüğümüz ve belki hayatımızı çok etkileyeceğinden emin olmadığımız bir şeydi… Özellikle de verinin çok yoğun olduğu finans, sağlık gibi sektörlerde yapay zeka çok büyük değişikler yaratabilir.”
Özcan, ekosistemin sağlıklı bir şekilde gelişmesi için bütün paydaşların belli sorumluluklar üstlenmesi gerektiğine vurgu yaptı. Girişimlerin veri temelli yapısını güçlendirebilmeleri için büyük kurumlarla iş birliği yapmasının kritik olduğuna değinen Özcan, bu süreçte mevzuat ve gizlilik konularının da mutlaka dikkate alınması gerektiğini hatırlattı. Veri paylaşımının ve yapay zekâ algoritmalarının eğitilmesinin hayati önem taşıdığını belirtti. Profesör, bu konuda şunları ekledi:
“Ekosistemden de aynı zamanda yarar sağlamaları gerekiyor… Veri sızarsa ne olur? gibi birçok önemli sorunun da bulunması lazım.”
Ekosistemde Sürdürülebilir Büyüme Hedefi
Tüm bu konuşmalar ve paneller sonunda etkinlik, yapay zekâ girişimlerinin uluslararası pazara açılmasından finansman imkanlarına kadar pek çok başlıkta fikir alışverişine sahne oldu. Yatırımcılar, kendileri için ilgi çekici olan projeleri yakından dinlerken, girişimciler de küresel ölçekte rekabet edebilecek yapılar kurmanın yol haritasını tartışma fırsatı elde etti. Türkiye İş Bankası ve Yapay Zeka Fabrikası yöneticileri, elde edilen geri bildirimlerle gelecekte daha kapsayıcı ve geniş katılımlı etkinlikler düzenlemeyi hedeflediklerini kaydetti.
Böylece ‘En İyi 100 Yapay Zekâ Girişimi ile Yatırımcı Ekosistemi Buluşması’, yapay zekâ sektörünün farklı alanlarında faal olan aktörleri aynı çatı altında buluşturarak hem ülke içindeki hem de küresel çapta girişimcilik ruhunu canlandırdı. Girişimciler, yeni iş birliklerinin temellerini atarken; yatırımcılar da ileride değer kazanma potansiyeli yüksek projeleri ilk elden tanıma fırsatı yakaladı. Akademisyenler ve öğrenciler ise bir yandan güncel örnekleri takip ederken diğer yandan da gelecekteki iş ve araştırma konularını şekillendirebilecek önemli bağlantılar kurdu.
Yapay zekâ alanında gün geçtikçe artan rekabetin içinde Türkiye’nin de söz sahibi olabilmesi için bu tür etkileşim ve paylaşım ortamlarının çoğalması gerektiği dile getirildi. Yakın gelecekte, yapay zekâ uygulamalarının farklı endüstrilerle entegrasyonunun derinleşmesi ve Türkiye’deki inovasyon kapasitesinin artarak sürmesi bekleniyor. Bu tür organizasyonların, hem girişimcilik hem yatırım hem de akademik dünyadaki enerjiyi bir araya getirmesi, paydaşların ortak bir ekosistem oluşturarak sektörü yukarıya taşıması açısından önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.