Gelişen yapay zekâ teknolojileri, reklamcılık sektöründe büyük bir dönüşüm yaratırken, insan faktörünü ve etik değerleri nasıl etkileyeceği konusunda tartışmalara yol açıyor. İstanbul Arel Üniversitesi İletişim Fakültesi, Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölüm Başkanı Doç. Dr. Mehmet Yakın, yapay zekânın sunduğu fırsatlarla birlikte sektörde yol açabileceği risklere dikkat çekti.
Yapay zekâ tabanlı sistemler, özellikle DeepSeek ve ChatGPT gibi modeller aracılığıyla reklamcılıkta veri analizi, içerik üretimi ve kişiselleştirilmiş pazarlama stratejilerinin temel bileşeni haline geldi. Doç. Dr. Yakın, bu gelişmelerin reklamcılara önemli kolaylıklar sağladığını, ancak aynı zamanda insan yaratıcılığı ve etik standartlar açısından bazı sınırlamalar barındırdığını ifade etti.
“DeepSeek ve ChatGPT reklamcılara önemli kolaylıklar sağlıyor”
Reklamcılıkta büyük veri analizi, stratejik planlama ve içerik üretimi konularında yapay zekâ sistemlerinin sunduğu avantajlardan bahseden Doç. Dr. Yakın, bu teknolojilerin özellikle dijital pazarlama alanında büyük bir dönüşüm yarattığını belirtti. Yapay zekânın sunduğu otomasyon imkanlarının, reklam ajanslarının içerik üretimi, hedefleme ve raporlama süreçlerini optimize ederek daha stratejik işlere odaklanmalarına yardımcı olduğunu vurguladı.
Bununla birlikte, yapay zekâ destekli sistemlerin reklamcılık sektöründeki insan faktörünü geri plana itme riskine de değinen Yakın, “Reklamcılığın temelinde insanların fark oluşturması ve duygusal zekâ yatmaktadır” diyerek, yapay zekâ ile üretilen içeriklerin belirli kalıplar ve veri odaklı optimizasyon süreçlerine dayandığını, bu nedenle sanatsal ve özgün bir derinlikten yoksun olabileceğini belirtti.
“Yapay zekânın reklamcılıkta yoğun kullanımı tüketicileri rahatsız etmektedir”
Yapay zekâ destekli reklamcılık, kişiselleştirilmiş pazarlama stratejileri sayesinde markaların tüketicilere daha doğrudan ulaşmasını sağlarken, bu durumun etik ve gizlilik açısından bazı riskler barındırdığına dikkat çeken Doç. Dr. Yakın, algoritmaların belirli önyargıları içselleştirme ihtimaline de vurgu yaptı.
“DeepSeek ve ChatGPT gibi modeller, büyük veri kümeleri üzerinde eğitildiğinden, bu verilerin kaynağı çoğu zaman belirsizdir. Algoritmalar, belirli önyargıları içselleştirebilir ve ayrımcı veya manipülatif mesajlar üretebilir” ifadeleriyle, bu sistemlerin reklamcılıkta etik ilkeler çerçevesinde kontrol edilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Özellikle kişiselleştirilmiş reklamcılığın yoğun şekilde kullanılması, tüketici mahremiyetine yönelik endişeleri artırıyor. Dijital izleme pratiklerinin yaygınlaşması ve kullanıcı verileri üzerinden oluşturulan hedefleme stratejilerinin, tüketicilerin bilinçli tercihler yapmasını zorlaştırabileceği değerlendiriliyor. Bu durum, reklamların yalnızca bir pazarlama aracı olmanın ötesinde, kullanıcıları manipüle eden bir sisteme dönüşmesine neden olabilir.
“Yapay zekâ, reklamcılığın çeşitliliğini ve demokratik yapısını tehdit edebilir”
Doç. Dr. Yakın, yapay zekâ tabanlı reklamcılık uygulamalarının büyük teknoloji şirketleri tarafından geliştirilmesinin, sektörde tekelleşme riskini artırdığına da dikkat çekti. Özellikle küçük ve bağımsız ajansların bu sistemlere erişiminin maliyetli olması, reklamcılık sektörünün birkaç büyük şirketin kontrolüne girmesiyle sonuçlanabilir.
Bu durumun reklamcılığın çeşitliliğini tehdit edebileceğini belirten Yakın, sektördeki küçük ve orta ölçekli ajansların rekabet gücünü koruyabilmesi için alternatif çözümler geliştirilmesi gerektiğini söyledi.
“Etik değerlere dayalı bir yaklaşımın göz ardı edilmemesi sektör açısından önemlidir”
Reklamcılık sektörünün yapay zekâ destekli sistemlerle birlikte hızla dönüşüm geçirdiğini belirten Doç. Dr. Mehmet Yakın, bu sürecin yalnızca verimlilik ve kişiselleştirme gibi unsurlar üzerinden değil, etik ve sektörel dengeler açısından da değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Yapay zekânın, reklamcılık sektöründe insan yaratıcılığıyla birleştirilerek kullanılması gerektiğini ifade eden Yakın, “Yapay zekânın reklamcılıkta fark oluşturan süreçleri destekleyen bir araç olarak kullanılması önemlidir, ancak insan dokunuşunun ve etik değerlere dayalı bir yaklaşımın göz ardı edilmemesi sektörün sürdürülebilirliği açısından kritik bir konudur” şeklinde konuştu.