Keratokonus için 15-25 yaş arası risk grubu
Göz sağlığı açısından önemli bir rahatsızlık olan keratokonus, genellikle genç yaşlarda kendini göstermeye başlıyor. Kaşkaloğlu Göz Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Bilgehan Sezgin Asena, hastalığın çoğunlukla 15 ila 25 yaş arasında ortaya çıktığını, ancak nadiren 15 yaş öncesi bireylerde de görülebileceğini belirtti. Bu hastalıkta, gözün ön kısmında bulunan kornea tabakasında incelme ve sivrilme meydana geliyor. Bu şekil bozukluğu zamanla ilerleyerek görme kalitesinde ciddi azalmaya sebep olabiliyor.
Keratokonusun tanısında geç kalınabiliyor
Doç. Dr. Bilgehan Sezgin Asena, bu hastalığın erken dönemlerinde teşhis edilmesinin zor olduğuna dikkat çekerek, gözlerini sık ovuşturan bireylerin risk grubunda yer aldığını vurguladı. Özellikle alerjik göz yapısına sahip kişilerin bu hastalığa yatkın olduğunun altını çizdi. “Keratokonuslu kişiler genellikle alerjik göz yapısında insanlardır ve küçüklükten beri sürekli göz ovuşturma hikayesi vardır” diyen Doç. Dr. Asena, sürekli göz ovuşturmanın tek başına neden olmadığını, ancak yapısal bozukluğun da etkili olduğunu ifade etti.

Genetik yatkınlık sınırlı oranda etkili
Hastalığın nedeni tam olarak bilinmese de, genetik yatkınlık bir etken olarak değerlendiriliyor. Ancak Doç. Dr. Asena, yapılan araştırmalarda keratokonus vakalarının yalnızca yüzde 10 ila 20’sinde genetik geçişin saptandığını belirtti. Hastalığın ilerleyişi genellikle 35 ila 40’lı yaşlara kadar sürüyor, sonrasında ise duraksama eğilimine giriyor.
Çapraz bağlama tedavisi ilerlemeyi durdurabiliyor
Erken tanının önemine değinen Doç. Dr. Asena, çapraz bağlama (cross linking) yöntemiyle hastalığın ilerlemesinin durdurulabildiğini belirtti. “Çapraz bağlama tekniğiyle özel bir damla kullanılarak ve ultraviyole ışınları uygulanarak kornea dediğimiz dokunun sağlamlaştırılması gerçekleştiriliyor” ifadelerini kullanan Asena, bu yöntemle korneadaki ilerleyici incelme ve sivrilmenin önüne geçilebildiğini söyledi.
Tedavi başarısının yüzde 90’ın üzerinde olduğunu aktaran Doç. Dr. Bilgehan Sezgin Asena, mevcut görme seviyesinin korunması adına gözlük ve sert kontakt lens kullanımının fayda sağlayabildiğini belirtti. Ayrıca son yıllarda geliştirilen hibrit lensler ile de başarılı sonuçlar elde edildiğini ifade etti. Lens kullanamayan hastalara ise korneal halka ameliyatı önerildiğini, ileri evrede ise keratoplasti yani kornea nakli uygulandığını bildirdi.