Epilepsi, dünya genelinde yaklaşık olarak her 100 kişiden birini etkileyen bir nörolojik bozukluktur. İstinye Üniversitesi Liv Hospital Bahçeşehir’den Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Belma Doğan Güngen tarafından yapılan açıklamalara göre, bu hastalık hakkında toplumda yaygın olarak bilinen yanlış önyargılar ve bilgi eksiklikleri, hastaların yaşam kalitesini olumsuz etkilemektedir. Ancak, uzmanlar tarafından yapılan vurgularla, epilepsinin tanı konulabilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olduğu ön plana çıkarılmaktadır.
Epilepsi, beyin nöronlarında anormal elektriksel deşarjlar sonucu ortaya çıkan tekrarlayıcı nöbetlerle karakterizedir. Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Belma Doğan Güngen’in açıklamalarına göre, epilepsi nöbetlerini tetikleyen birçok faktör bulunmaktadır. Bunlar arasında enfeksiyonlar, kafa travmaları, kanamalar, bazı damar hastalıkları, doğumsal gelişimsel anomaliler, metabolik bozukluklar, dijital elektronik cihaz temasının fazlalığı ve genetik etmenler yer almaktadır.
Türkiye’de epilepsi hastası sayısının yaklaşık olarak 750 bin civarında olduğu belirtilmektedir. Ancak, dünya genelinde 65 milyon epilepsi hastası olduğu tahmin edilmekte ve her yıl bu sayıya yaklaşık olarak 2.4-2.5 milyon yeni hasta eklenmektedir.
Epilepsi nöbetleri her yaş grubunda görülebilmekle birlikte, çocukluk ve yaşlılık dönemlerinde daha sık ortaya çıktığı gözlemlenmektedir. Doç. Dr. Güngen, epilepsi nöbetlerinin çocukluk ve yaşlılık dönemlerinde sıkça görülmesinin yanı sıra, hastaların düşmeleri sonucu beyin travmaları yaşayabileceklerine dikkat çekmektedir.
Epilepsinin nedenleri arasında kafa travmaları, beyin enfeksiyonları, genetik faktörler, inme ve damarsal patolojiler, demansiyel hastalıklar, nörojeneratif hastalıklar, çocukluk dönemindeki bazı anormallikler ve anne karnında geçirilen enfeksiyonlar, tümörler gibi çeşitli etmenler bulunmaktadır.
Epilepsi belirtileri, hastanın beyin bölgesindeki etkilenmeye bağlı olarak değişebilir. Bunlar arasında baş dönmesi, kasılmalar, diş sıkma, istemsiz göz kapağı hareketleri, şuur kaybı, vücutta uyuşma hissi gibi belirtiler yer almaktadır. Hastalarda nöbet öncesi korku, görme ve duyma değişiklikleri gibi ‘aura’ dediğimiz öncü belirtiler de görülebilmektedir.
Epilepsi tanısı konulurken, nörolojik muayene ve hastanın öyküsü büyük önem taşımaktadır. Bu doğrultuda kan testleri yapılarak metabolik sorunlar ve enfeksiyonlar dışlanmalıdır. Tanıda kullanılan diğer önemli bir yöntem ise Elektroensefalogram (EEG)’dır. Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRI) ise beyin anatomik yapısını değerlendirmek için kullanılan bir diğer önemli araçtır.
Epilepsi tedavisi çeşitli yöntemlerle gerçekleştirilebilir. Bu yöntemler arasında medikal ilaç tedavisi, cerrahi müdahaleler, ketojenik diyet ve uygun hastalarda vagus sinir stimülasyonu bulunmaktadır.
Epilepsi, toplumda hala yanlış anlaşılan ve bilgi eksikliği nedeniyle saklanan bir hastalıktır. Bu nedenle, hastalığın doğru anlaşılması ve bilinçlendirme çalışmaları oldukça önemlidir. Epilepsi hastalarının ve yakınlarının yaşam kalitesini artırmak için toplumda bilinç oluşturulması ve destekleyici bir iletişim ortamının sağlanması gerekmektedir. Bu doğrultuda, hastalara ve yakınlarına tüm bilgilerin eksiksiz olarak aktarılması ve doğru yönlendirmelerin yapılması hayati önem taşımaktadır.
Doç. Dr. Belma Doğan Güngen tarafından yapılan açıklamalarla, epilepsiye ilişkin farkındalığın artırılması ve hastaların yaşam kalitesinin yükseltilmesi amaçlanmaktadır. Unutulmamalıdır ki epilepsi, tanı konulabilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır.