Acıbadem Bodrum Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuğçe Arabalı, 4 Mart Dünya Obezite Günü kapsamında aşırı kilo ve obezitenin sağlık üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekerek önemli bilgiler paylaştı. Obezitenin yalnızca fazla kilolarla sınırlı kalmadığını belirten Arabalı, vücutta yağın birikme şeklinin de ciddi sağlık riskleri taşıdığını vurguladı. Özellikle bel çevresindeki yağlanmanın kalp hastalıkları ve diyabet gibi sorunlara yol açabileceğini belirten Arabalı, bu nedenle kilo yönetiminin kritik bir unsur olduğunu ifade etti.
Diyetisyen Tuğçe Arabalı, vücut ağırlığını değerlendirmede kullanılan Vücut Kitle İndeksi (VKİ) ve Bel-Boy Oranı gibi ölçütlerin sağlık açısından önemli olduğunu belirtti. VKİ’nin 25’in üzerinde olmasının aşırı kilo, 30’un üzerinde olmasının ise obezite olarak kabul edildiğini hatırlatan Arabalı, bel-boy oranının 0,5 ve üzerinde olmasının sağlık risklerini artırdığını dile getirdi. Aşırı kilo ve obezitenin yalnızca beslenme ve fiziksel aktiviteyle ilgili olmadığını, genetik faktörler, sağlık durumları, ilaç kullanımı ve stres gibi unsurların da etkili olduğunu belirten Arabalı, çevresel faktörlerin de kilo artışına neden olabileceğini ifade etti.
Aşırı kilonun yol açtığı hastalıklar arasında Tip 2 diyabet, hipertansiyon, yüksek kolesterol, koroner kalp hastalığı ve felç gibi ciddi rahatsızlıkların bulunduğunu belirten Arabalı, ayrıca bazı kanser türleri, metabolik sendrom, astım, safra kesesi taşları, osteoartrit, karaciğer ve böbrek hastalıkları gibi problemlere de neden olabileceğini söyledi. Bunun yanı sıra aşırı kilonun depresyon, doğurganlık problemleri, gebelik diyabeti ve gebelikte yüksek tansiyon gibi durumları da tetikleyebileceğini dile getirdi. Kilo kontrolünün sağlanmasının yalnızca fiziksel sağlık değil, aynı zamanda özgüven, uyku kalitesi ve genel yaşam konforu açısından da önemli olduğunu vurguladı.
Sağlıklı beslenme alışkanlıklarının obeziteyle mücadelede kritik rol oynadığını belirten Arabalı, yemekleri planlamanın ve alışveriş listesi oluşturmanın gereksiz gıda tüketimini ve işlenmiş gıdalara yönelimi azaltacağını ifade etti. Günlük beslenmede sebze ve meyve tüketiminin artırılması gerektiğini belirten Arabalı, et tüketimini azaltarak bunun yerine bakliyat, mercimek, nohut veya tofu gibi bitkisel protein kaynaklarının tercih edilmesini önerdi.
Pişirme yöntemlerinin de sağlıklı beslenmede önemli olduğunu söyleyen Arabalı, kızartma yerine haşlama, buharda pişirme, ızgara, hava fritözü veya mikrodalgada pişirme yöntemlerinin tercih edilmesi gerektiğini vurguladı. Beyaz ekmek, pirinç ve makarna yerine kahverengi karbonhidratların tüketilmesinin lif oranını artırarak daha uzun süre tok hissettireceğini ifade eden Arabalı, gıda okuryazarlığının da önemine dikkat çekti. Gıdalardaki şeker, tuz ve doymuş yağ oranlarına dikkat edilmesi gerektiğini söyleyen Arabalı, 100 gramlık bir üründe 5 gramdan fazla şeker, 5 gramdan fazla doymuş yağ ve 0.31 gramdan fazla tuz içeren gıdalardan kaçınılması gerektiğini dile getirdi.
Sağlıklı atıştırmalıklar konusunda da önerilerde bulunan Arabalı, cips, çikolata, kek ve bisküvi gibi yüksek kalorili atıştırmalıklar yerine meyve, kuruyemiş, cacık ve protein barlarının tercih edilmesini önerdi. Kalori değeri yüksek içeceklerden kaçınılması gerektiğini belirten Arabalı, susuzluğu su veya kalorisiz içeceklerle gidermenin daha sağlıklı olacağını dile getirdi.
Son olarak, alkollü içeceklerin de yüksek kalori içermesine rağmen besleyici bir değer sunmadığını ifade eden Arabalı, bu nedenle alkol tüketiminin sınırlandırılmasının kilo yönetimi açısından faydalı olacağını belirtti.