ABD merkezli Cleo tarafından yayımlanan ikinci yıllık Aile Sağlığı Endeksi (FHI) raporu, çalışan bakıcılar arasında ruh sağlığı sorunlarının yaygınlaştığını ve bu durumun iş gücü verimliliğini ciddi şekilde etkilediğini ortaya koydu. 12.500’den fazla değerlendirme sonucunda elde edilen bulgular, çocuklarına ve yaşlanan ebeveynlerine aynı anda bakım sağlayan “Sandviç Kuşağı” bireylerinin yüzde 64’ünün depresyon ve anksiyete taramasında pozitif sonuç verdiğini gösteriyor.
Bakım yükü artıyor, destek yetersiz kalıyor
Raporda öne çıkan verilere göre, özellikle nöroçeşitli çocuklara sahip ebeveynler ve kronik hastalık, kanser ya da yaşam sonu gibi karmaşık bakım süreçlerini yöneten bireyler, tükenmişlik riskinde ilk sıralarda yer alıyor. Nöroçeşitli çocuklara sahip bireylerin yüzde 65’i, kronik hastalıkla ilgilenenlerin yüzde 61’i, kanser hastası yakınına bakanların ise yüzde 55’i yüksek risk grubunda değerlendiriliyor.
Raporda, tükenmişlik yaşayan bir çalışan bakıcının yıllık ortalama 11.4 hafta verimlilik kaybı yaşadığı belirtilirken, bu durumun bin kişilik bir iş gücünde yaklaşık 3.8 milyon dolar seviyesinde kayba yol açtığı vurgulanıyor. Özellikle işverenlerin sağlık harcamalarında büyük paya sahip olan kanser bakımı alanında, Cleo sistemini kullanan her bir bakıcının işverene ortalama 2.888 dolar tasarruf sağladığı da raporda yer aldı.
“Görünmeyen yük, sağlık sistemini zorluyor”
Cleo CEO’su Dr. Madhavi Vemireddy, raporla ilgili yaptığı değerlendirmede, Aile Sağlığı Endeksi’nin geliştirilme amacını, “bakım sorumluluğu taşıyan bireylerin görünmeyen yükünü görünür kılmak” şeklinde özetledi. Vemireddy, karmaşık bakım süreçlerinin hem bireylerin hem de ailelerinin genel sağlığını etkilediğine dikkat çekerek, “Sorunlar kriz noktasına gelmeden önce önlem almak gerekiyor” dedi.
Raporda, FHI sistemi ile yüksek risk grubunda yer alan üyelerin yüzde 70’inin genel sağlık skorlarında iyileşme gösterdiği, depresyon ve anksiyete taramasında pozitif çıkanların yüzde 64’ünün skorlarında ilerleme kaydettiği belirtildi. Ayrıca, bu iyileşme süreci sonucunda çalışanların yıllık ortalama 100 saatlik ek verimlilik kazancı sağladıkları kaydedildi.
Kurumlar çözüm arayışında
Dr. Iver Juster, rapora ilişkin yorumunda, “Ailelerin ihtiyaçlarına özel bir halk sağlığı çözümü, bu krizle başa çıkmak açısından kritik önemde. FHI, sağlık, üretkenlik ve ekonomik sonuçları hem tahmin edebilir hem de iyileştirebilir” ifadelerini kullandı.
AARP tarafından yapılan ayrı bir çalışmada ise, ABD genelinde aile bakıcılarının yüzde 61’inin çalışırken aynı anda bakım sorumluluğu taşıdığı tespit edildi. Bu durumun, yalnızca bireylerin değil, şirketlerin ve sağlık sistemlerinin de yükünü artırdığına işaret ediliyor.
Artan yaşlı nüfusla kriz derinleşebilir
ABD‘de yaşlanan nüfusun artmasıyla birlikte aile bakım yükünün daha da artması bekleniyor. Bu artışın, başta kalp hastalıkları ve hipertansiyon gibi kronik hastalıkların yaygınlaşması olmak üzere sağlık hizmetlerine olan talebi artırabileceği değerlendiriliyor. Cleo, sunduğu bakım destek hizmetlerinin bu yükü hafifletmeye yardımcı olabileceğini savunuyor.
Ancak raporun verileri, yalnızca teknoloji tabanlı çözümlerin yeterli olmadığını, işverenlerin de çalışan bakıcılara yönelik daha kapsamlı politikalar geliştirmesi gerektiğini gösteriyor. Aksi takdirde hem ruh sağlığı sorunları hem de iş gücündeki verimlilik kaybı giderek daha büyük bir krize dönüşebilir.