Araştırmalar, dünya genelinde çocukların üçte birinin bir dönem akran zorbalığına uğradığını ortaya koyuyor.
Medical Park Ataşehir Hastanesi’nden Uzman Klinik Psikolog Büşra Pekkoç Baskıcıoğlu, çocukların sosyal hayatlarını etkileyen önemli sorunlardan biri olan akran zorbalığıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Zorbalığın yalnızca fiziksel saldırılarla sınırlı olmadığını vurgulayan Baskıcıoğlu, sözlü, sosyal ve dijital zorbalık gibi farklı biçimlerde de kendini gösterebildiğini belirtti.
Zorbalık, okul çağında daha sık görülüyor
Akran zorbalığının genellikle okul öncesi dönemde başlayabildiğini ancak en yaygın olarak ilkokul ve ortaokul yıllarında karşılaşıldığını söyleyen Uzm. Klnk. Psk. Büşra Pekkoç Baskıcıoğlu, 7-15 yaş grubunun bu konuda en riskli dönem olduğunu dile getirdi. Bu yaş grubundaki çocukların, özellikle de ilkokulun son sınıflarında ve ortaokul yıllarında, arkadaşları tarafından çeşitli yollarla baskıya maruz kaldığını ifade etti.
Türkiye’de her 5 çocuktan biri zorbalık mağduru
Baskıcıoğlu, dünya genelinde çocukların yaklaşık üçte birinin hayatlarının bir döneminde zorbalığa uğradığını aktardı. Türkiye’de yapılan araştırmalarda ise bu oranın yüzde 20 ile 35 arasında değiştiğini, zorbalık yapan çocuk oranının ise yüzde 10-20 seviyelerinde olduğunu söyledi. Teknolojinin hayatın merkezine yerleşmesiyle birlikte siber zorbalığın da önemli bir sorun haline geldiğini vurguladı.
Zorbalığın ardında yatan nedenler
Ailede yaşanan şiddet, ilgisizlik, düşük özsaygı ve sosyal beceri eksiklikleri, akran zorbalığına neden olan başlıca faktörler arasında yer alıyor. Baskıcıoğlu, okul ortamında yeterli denetimin olmaması ve toplumda şiddetin normalleştirilmesinin de bu davranışların yaygınlaşmasına zemin hazırladığını belirtti. Zorbalık yapan çocukların çoğunlukla kendilerini güçlü hissetmek ya da dikkat çekmek gibi nedenlerle bu yola başvurduğuna dikkat çekti.
Belirtiler ve psikolojik etkiler
Zorbalığa maruz kalan çocukların içine kapanabileceğini, sosyal ortamlardan uzaklaşmak isteyebileceğini ve akademik başarısında düşüş yaşanabileceğini belirten Uzman Klinik Psikolog Büşra Pekkoç Baskıcıoğlu, aynı zamanda fiziksel yaralanmalar, uyku ve beslenme düzenindeki bozulmalar gibi belirtilerin de görülebileceğini ifade etti. Uzun vadede düşük özsaygı, depresyon, kaygı bozukluğu ve sosyal izolasyon gibi sorunların gelişebileceğini hatırlattı.
Aile ve okul iş birliği hayati önem taşıyor
Zorbalıkla mücadelede çocuklara doğru stratejilerin kazandırılması gerektiğini vurgulayan Uzm. Klnk. Psk. Büşra Pekkoç Baskıcıoğlu, çocukların sosyal becerilerinin geliştirilmesi, empati duygusunun kazandırılması ve güçlü arkadaşlık bağlarının desteklenmesi gerektiğini belirtti. Ayrıca ailelerin, çocuklarının davranışlarını dikkatle gözlemlemeleri ve dijital ortamda karşılaştıkları içerikleri takip etmeleri gerektiğini vurguladı. Okullarda uygulanacak zorbalık karşıtı programların da bu süreçte etkili olabileceğini ifade eden Baskıcıoğlu, aile-okul-uzman iş birliğinin önemine işaret etti.
Psikolojik destek ihmal edilmemeli
Zorbalığa uğrayan çocukların suçlanmadan dinlenmesi ve duygularının anlaşılması gerektiğini vurgulayan Baskıcıoğlu, bu tür durumlarda öğretmenler ve okul yönetimi ile iş birliği yapılması gerektiğini söyledi. Gerektiğinde bir uzmandan yardım alınmasının, çocuğun hem psikolojik hem de sosyal gelişimi açısından önemli olduğunun altını çizdi.